Minoxidil bulunduran ilaçlar çoğunlukla iki biçimde satılıyor: %2'lik (normal) ve %5'lik (ekstra güçlü). Yakın zamanda %15'lik versiyonu da pazarda satılmaya başlandı. Bunlar, günde iki defa baş derisine sürülmesi önerilen topikal solüsyonlar. Özellikle %5'lik Minoxidil'in erkek tipi saç dökülmesine karşı yüzde 50'nin üzerinde bir başarı oranı elde ettiği bildiriliyor.
Minoxidil, Finasterid'den (yani Propecia isimli ilacın temel maddesi) farklı olarak kandaki dehidrotestosteron oranlarını azaltmak yerine, dehidrotestosteron aynen salgılanırken saç köklerini bu hormona karşı kuvvetlendirerek dökülmeyi durdurmayı hedefliyor. Minoxidil'in, erkeklerde saç dökülmesine sebep olan dehidrotestosteron salgısını azaltmadığı için dökülmeyi durdurmakta tek başına yetersiz kalabildiği kaydediliyor.
Minoxidil'in özellikle başın tepe bölgesi ve ensenin üstündeki saçların dökülmesini durdurmakta, şakaklardan ve saç çizgisinden daha etkili olduğu vurgulanıyor.
Üretici firma Pfizer, Rogaine (Minoxidil'in marka ismi) kullanmaya başladıktan hemen sonra saç dökülmesinin daha da şiddetlenebileceği konusunda uyarıyor. Fakat bir süre sonra eskisinden daha güçlü saçlar çıkmaya başlıyor. Bu durum, Minoxidil bulunduran ilaçların çoğu için geçerli o yüzden yeni kullanmaya başladıysanız ve saçınız eskisinden de çok dökülüyorsa panik olmayın, bu olağan bir durum.
Çoğu kişi, ağızdan alınmayan ve dışarıdan uygulanan bir ilaç olması sebebiyle Minoxidil'i tercih ediyor ve bu sebeple yan etkisinin olmayacağını düşünüyor fakat bölgesel olarak sürülen ilaçların da bir defa deri tarafından emildikten sonra kana karıştığını bilmekte yarar var. Ağızdan alınan ilaçlara göre birazcık daha az olsa da kana karıştıktan sonra solüsyonlar da iç organlarımızı etkileyebiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder